Türkiye’de altın ve altın kültürü

17.01.2019 | 11:01

Türkiye’de altın Türkiye'ye seyahat ettiyseniz ülkedeki kuyumcularda çalışanların - hatta buna dükkanları ve sokaklardaki küçük tezgahları da ekleyebiliriz - dış görünüşlerine oldukça önem verdiklerini görmüşsünüzdür. Hemen hepsi özgüvenli bir duruşa sahip, şık takım elbiseli veya açık renkli gömlek ve bununla uyumlu kravat giymiş bakımlı erkeklerdir, ayakkabıları cilalıdır, insanlara karşı olumlu ve sıcak bir tutum sergilerler. Yazın dayanılmaz sıcağında bile şıklıklarından ödün vermezler. Bu insanları satıcı olmaktan öte Türk kuyumcularının eski geleneklerini yaymayı ve yüceltmeyi kendisine görev kılmış misyonerler olarak düşünebiliriz.

Türkiye'de kuyumculuğun tarihi eski çağlara kadar uzanır ve kuyumculuk birçok renkli efsaneye konu olmuştur. Anadolu topraklarındaki ilk kuyumcular, bronz çağda yaşam sürmüş Hititler olmuştu. Arkeolojik araştırmalar Lidyalıların da M.Ö. 6 ve 7. yüzyıllarda bu topraklarda yaşadığını göstermektedir. Çağdaşlarının hayal gücünü zorlayan şatafatlı giysileri ve fantastik altın takıları sayesinde Lidya Kralı Krezüs ya da diğer adıyla Karun, halkının belleğinde ülkenin en zengin hükümdarı olarak kalmıştır. Günümüzde halen dünyanın pek çok ülkesinde "karun gibi zengin" ifadesi zenginliği belirtmek amacıyla kullanılmaktadır. 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme devrinde seçkin kuyumcular sarı metalden ve değerli taşlardan orijinal süs eşyaları ve takılarla beraber, ev eşyaları, silah kılıfları ve kılıç sapları yapmaya başlamıştı. O yıllarda kuyumculuk o kadar prestijli ve sevilen bir iş olmuştur ki, Yavuz Selim Sultan ve Kanuni Sultan Süleyman bile kuyumcuların yeteneklerini öğrenmişti ve bu zanaatin ustası olmuşlardı.

Türkiye'de altından yapılmış süs eşyalarının ve altın takıların çeşitliliği ve bolluğu dikkatinizi çekmiştir. Bu ürünlerin fiyat ve kalite arasındaki makul dengesi de oldukça cezbedicidir. Tasarımcıların ilginç hayal dünyaları, inanılmaz beceri ve zarafetle şekillendirilmiştir. Envai çeşit yüzük, broş, küpe, bilezik, zincir ve saat çeşidi kuyumcularda olduğu kadar küçük dükkanlarda ve sokak tezgahlarında da bulunmaktadır. Fiyatlar ise altın işçiliğinin maliyeti yüksek olmadığı için görece ucuzdur. Bir mağazadan altın takı satın alırken, her yerde olduğu gibi ülkede de ‘ayar’ kavramının geçerli olduğunu bilmekte fayda var. Örneğin, hoşunuza giden bir altın bilezik, saf altından yapılabildiği gibi hurda altından da yapılabilir. Saf altındn ypılmış ürünün mutlaka bir kalite belgesi vardır ve ayarı yüksektir, rakamla bu ayar 917 veya 999’a tekabül eder. İkinci üründe ise ana malzemeye bakır gibi saf olmayan maddeler eklenir ve böylece ürünün kalitesi ilkine göre önemli derecede düşer. Yani ayarı oldukça düşüktür, rakamsal ifadeyle bu ayar 585'den fazla değildir.

Türkiye'de altından yapılmış bir ürün satın almak deyim yerindeyse gerçek bir sanattır ve müthiş bir pazarlık becerisi gerektirir. Mağazalar pazarlığı mümkün kılmak için fiyatları bazen iki üç kat yüksek gösterebilir. İşin sırrı, satın alırken çok ilgiliymiş gibi gözükmeden, büyük oranda bir indirim için ısrar etmekte yatar. Eğer satıcı indirimi reddederse kararlı bir tavırla çıkış kapısına yönelin. Büyük ihtimalle, kapıda sizi durdururlar ve önerinizi kabul ederler. Ancak, bazen müşteri dükkandan eli boş çıkar. Böyle bir durum müdür ve mağaza sahibi için istenmeyen bir durumdur ve kabak satışı yapmaya çalışan işçiye patlayabilir.

Türkiye'deki kuyumculuk endüstrisi büyük ölçüde yabancı turistlere ve altın takıların ihracatına yöneliktir. Ancak Türkler de altını ve altından yapılmış ürünleri çok severler ve satın alma konusunda oldukça aktifdirler. Türkiye’de altın, paradan farklı olarak, devalüasyonlara, dünyadaki ekonomik dalgalanmalara, petrol fiyatlarındaki değişikliklere maruz kalmayan maddi refahın en güvenilir ürünüdür.

Düğün günündeki takı töreni Türk örf ve adetlerinin en bilinen uygulamalarından biridir. Geline genellikle altın bilezik, çeyrek, yarım veya tam altın hediye edilir. Gelinliğin üstünde bazen o kadar çok altın olur ki gelin hareket ettikçe çınlaması duyulabilir. Düğünlerdeki en önemli hediye, geline kayınvalidesi tarafından verilen hediyedir. Genelde bu hediye bir altın kolye ya da bileziktir, bazen de her ikisi. Doğumlarda da altın almak Türklerin olmazsa olmazıdır. Yeni doğum yapmış bir çiftin evine gitmeden önce, altın almak gelenektendir.

Günümüzde modern kuyumculuk ve mücevherat dünyasındaki moda trendlerini belirleyenler oldukça az sayıdadır. Son yıllarda, bu zor yolda Sevan Bıçakçı ve Milka Karaağaçlı gibi Türk asıllı yeni yıldızlar parlamaya başladı. Bu iki ismin tasarımlarının hayranları arasında Brooke Shields, Tory Birch, Hillary Clinton gibi ünlüler yer alıyor.

Türkiye’de kuyumculuk endüstrisi, ekonominin en aktif büyüyen kesimlerinden biridir. Günümüzde bu sektörde ülkede yaklaşık iki yüz elli bin kişi istihdam ediyor. 2011-2016 yılları arasında altın takılarının ihracatı % 92 arttı. Bu oran Çin ve İsviçre’nin kaydettiği büyümeden çok daha yüksektir.

Yolunuz Türkiye'ye düşecek olursa, bir kuyumcuya mutlaka uğrayın. Bir şey satın almasanız bile, bu el yapımı mükemmel ürünler sonsuza dek kalbinizde kalacaktır!