MAVİ GÖZ'ÜN güçlü ve her yere ulaşan bakışı

MAVİ GÖZ'ÜN güçlü ve her yere ulaşan bakışı

TÜRKIYE’YE EN AZINDAN BIR DEFA GITTIYSENIZ, HEDIYELIK EŞYA DÜKKANLARINDA VE SOKAK TEZGAHLARINDA SATILAN VE MAVI BIR GÖZE BENZEYEN NAZAR BONCUKLARINI MUTLAKA HATIRLARSINIZ. BU NAZARLIKLARI ÇOĞU TAKSIDE, KAFEDE VE OTEL GIRIŞLERINDE GÖREBILIRSINIZ. SOKAKTA YANINIZDAN GEÇENLERIN KIYAFETLERININ ÜZERINDE DE BU MAVI GÖZE RASTLAMIŞSINIZDIR. BU ILGINÇ AKSESUAR BELARUS’TA DA BIR ARABA ANAHTARLIĞINDA, ZARIF BIR KITAP AYRACINDA DA YA DA BIR BEBEK ARABASININ ÜSTÜNDE KARŞIMIZA ÇIKAR. PEKI BU GIZEMLI EŞYANIN SIRRI VE CAZIBESI NEREDEN GELIYOR?

Karmaşık sorunlarla baş edebilmek için basit ve erişilebilir yollar aramak insanın doğasında var. Belki de bu durum sayesinde atalarımızın tılsımların ve muskaların gücüne olan inançlarını anlaybiliyoruz. Eski dönemlerde çoğu kültürde ve dinsel inançta, göz figürü kötülükleri savan güçlü bir tılsım olarak kabul edilmiştir. Çocuklukta okuduğumuz kitaplarda, boynuna vahşi hayvanların dişlerinden yapılmış kolyeler takan cesur savaşçıların fotoğraflarını hatırlarsınız. Geleneksel biçimde evlerin girişinde bulundurulan at nalları günümüzde Belarus’ta da görülmektedir.

Kaynağı eski çağlara uzanan bu eski muskalardan ve tılsımlardan bazıları, pragmatik ve modernist dünyamıza deyim yerindeyse seyahat etmiştir. Mavi göz şeklindeki bu aksesuar da günümüz dünyasının en popüler tılsımlarından biridir. Türkiye’de bu tılsıma nazar boncuğu denir. Nazar boncuğunun ortaya çıkışıyla ilgili bu işin satışını yapanların anlattığı birkaç ilginç efsane vardır.

İlk hikaye hz. Muhammed’in kızı olan hz. Fatıma ile ilgilidir. Böylesine nurlu bir insanın elinin şifanın, ilmin ve şansın eli olduğuna inanılır. Avucu açık ve içinde nazardan koruduğuna inanılan göz sembolüyle tamamlanan bu el figürü, yüzyıllardır evlerin ve iş yerlerinin uğur sembolü olarak kullanılmaktadır. Elin içinde bulunan göz, farklı boyutlara açılan kapıların ve bu boyutlarda yer alan varlıkların enerjilerinin sembolüdür. İkinci hikaye ise haçlı seferlerine katılan avrupalıların, küçük asya yarımadasının sakinlerine hissettirdiği korkuyla bağlantılıdır. Genelde sarışın ve mavi gözlü olan haçlıların sefere çıkarlarken geçtiği topraklr üzerinde işledikleri zulümler insanların hafızasına kazınmıştır. Hatta eskiden Doğu’da, hristiyan kaşifler şeytan figürüyle temsil edilirdi. Bu sebeple mavi gözlü kaşiflerin işgaline uğrayan insanlar için mavi göz, şeytanın hilelerinden, nazardan, kötü niyetli insanların yaptıklarından korunmayı temsil eder.

Bununla birlikte saygın tarihçilerin ve arkeologların görüşüne göre, nazar boncuğunun gerçek vatanı antik Mısır’dır ve tarihi M.Ö. 4800 - M.Ö. 5000 yıllarına uzanır. Dünyadaki tüm kötülükleri gören Mısır imparatoru osiris’in gözünün, yoksulluğu ve cehaleti uzaklaştırdığına inanılırdı. Oğlu horus, gözlerini açtığında ortalığın aydınlandığı (iyilik) kapattığında karanlık (kötülük) olduğu düşünülürdü. Güneş tanrısı osiris’i öldüren seth’den öç almak isteyen horus’un gözü, kavga sırasında aynı zamanda amcası olan karanlıklar ve kötülükler tanrısı seth tarafından parçalanır. Bilimlerin ve tıbbın kurucusu olan Toth parçaları toplar ve gözü eski haline getirir. Ancak 1/64’lük parçası eksiktir ve bu parça, Toth’un büyü ve sihir gücü tarafından tamamlanır.

Daha sonra horus’un bu gözünü simgeleyen hiyeroglif resim, uzak görüşlülüğün, beden dokunulmazlığının ve sonsuz doğurganlığın simgesi olarak, gemi, araba mumya, vazo gibi nazardan korunması gereken gereçlerin üzerine çizilmeye başlanmıştır. Mısırlılar önem ve değer verdikleri her şeyi, koruyabilmek için üzerine horus’n gözünü çizdiler. Bu çizimler daha sonra anadolu’ya ulaştı ve büyük bir olasılıkla onu ilk defa fenikeliler (M.Ö. 2500M.s. 65) cam üzerine geçirmiştir.

Tılsımın yüzyılları aşan tarihi boyunca kullanımıyla ilgili özel kurallar ortaya çıkmıştır. Genellikle bu tılsımın, insanları nazardan ve kötü gözden sadece görünecek yerde takılmak şartıyla koruduğu düşünülür. Kıyafetlerin altında kullanılmaz. Nazar boncuğu kötülüğü önlemekle kalmayıp aynı zamanda isteklerin gerçekleşmesini sağladığına, çocuk sahibi olmakya yardım ettiğine, iş hayatında başarı sağladığına, bolluk ve bereket getirdiğine inanılır.

Tarihçilere göre, istanbul’u fetheden fatih sultan Mehmet’in askerlerinin giysileri üzerinde de nazar boncuğu varmış. Nazar boncuğu günümüzde birçok Türk ailesinde de nesilden nesile aktarılarak bir kutsal emanet gibi günümüze kadar gelmiştir.

Efsanelere göre, nazar boncuğu kimseye zarar vermeyen iyi niyetli arzuları gerçekleştirir. Türkiye’de nazar boncuğunun kişiyi kıskanç insanlardan koruyabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle, güzel kadınlar, mutlu evliliği olan insanlar, başarılı girişimciler nazar boncuğu kullanmaya isteklidirler. nazar boncuğunun niyetlerin saf ve temiz olması koşuluyla kendisine umut bağlayan insanlara yardımcı olduğuna inanılır.

Son elli yılda nazar boncuğu dünya çapında bir popülerlik kazanmış ve etkin bir şekilde dünyanın dört bir köşesinde kullanılmaktadır. Nazar boncuğundaki motifler, ünlü mücevherat firması swarovski’nin tasarımcıları tarafından broş, yüzük, bilezik ve kolye yapımında da kullanılmaktadır.

Türkiye’yi ziyaret ettiğinizde siyah bir gözbebeği olan camdan yapılmış bu zarif el yapımı mavi göze rastladığınızda biraz durun. Bu tılsımlı eşyanın yüzyıllık geçmişini hatırlayın ve bir hatıra olarak hayatınıza katın. size her konuda yardımcı olacağından emin değiliz ama zarar getirmeyeceği kesindir…